16 Mayıs 2022 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
Prof. Dr. Kılıçkesmez, yaptığı açıklamada, trans yağların bir çeşit doymamış yağ asidi olduğunu, sıvı bitki yağlarının çoklu bağlarının hidrojen ile doyurulması sonucu oluştuğunu söyledi.
Hidrojenlenmiş yağ olarak da bilinen bu yağların ne kadar hidrojene doyurulursa, o kadar daha katı hale dönüşümünün hızlandığını aktaran Kılıçkesmez, trans yağların sentetik olarak üretilebilmelerinin yanı sıra koyun, kuzu, inek gibi bazı geviş getiren hayvanların işkembelerinde bakteriler tarafından doğal olarak oluşabildiğini, bunun da et ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdalarda çok az miktarda doğal trans yağlar bulunmasına neden olduğunu ifade etti. Kılıçkesmez, ayrıca yağların çok yüksek sıcaklıklarda ısıtılması, kızartılması veya defalarca kullanılması sonucu da ortaya çıkabildiğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:
“Kısmi hidrojenleşmeyle oluşan trans yağlar, doğal olarak oluşan trans yağlardan çok daha zararlıdır. Bisküvi, kraker, kek, çikolata ve gofret gibi hazır gıdalar ve kızartmalarda bulunabilirler. Bu gıdalarda tatları üzerine olumlu etkileri ve dayanıklılık süresini uzatmalarından dolayı trans yağ kullanımı tercih edilmektedir. Evlerde hazırlanılan yemeklerde kullanılan margarin ve benzeri katı yağlar içerisinde de trans yağlar bulunabilir. Hem evlerde hem de restoranlarda kızartma yağlarının defalarca kullanılması sonucunda da trans yağlar oluşabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, trans yağlar dünyada her yıl yaklaşık 550 bin kişinin kardiyovasküler kaynaklı nedenler dolayısıyla ölümüne neden olurken, sayısız hastalığın da görülme sıklığını arttırmaktadır. Trans yağların tüketimi kötü kolesterol olarak bilinen LDL düzeyini artırıp, iyi kolesterol olarak bilinen HDL düzeyini azalttığından, koroner kalp hastalığı ve inme riskini arttırmaktadır. Ayrıca kanser, tip 2 diyabet, insülin direnci, metabolik sendrom ve obezite de trans yağların bilinen zararlarındandır.”
“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ZAYIFLATIYOR”
Trans yağların diğer bir önemli ve zararlı etkisinin ise bağışıklık sistemini zayıflatması olduğunu belirten Kılıçkesmez, koronovirüs açısından risk faktörü olarak kabul edilen kalp hastalığı, diyabet, obezite gibi hastalıkların da yüksek miktarda doymuş yağ, rafine karbonhidrat ve şeker, düşük miktarda lif, doymamış yağ ve antioksidan içeren batı tipi diyet ile beslenen toplumlarda daha fazla görüldüğüne dikkati çekti. Aynı zamanda bu tür beslenmenin adaptif immun (edinilmiş bağışıklık) sisteminin bozulmasına neden olarak, viral patojenlere karşı vücudun savunma sisteminin bozulmasına yol açtığını vurgulayan Kılıçkesmez, “Tüm dünya ve ülkemiz açısından önemli bir salgın ile karşı karşıya olduğumuz bu günlerde sağlıklı bir bağışıklık sistemin varlığı çok önem kazanmaktadır. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için iyi ve dengeli beslenmenin, düzenli fiziksel aktivite ve uykunun önemi kanıtlanmıştır.” değerlendirmesini yaptı.
Virüs’ün pamuklu giysilerde tutunamadığı tespit edildi
Ataol Behramoğlu’nun ikinci kırk yaşı Beşiktaş’ta etkinlik ile kutlandı
Benzin ve LPG’ye bir zam daha
Bütçe Nisan ayında 50,2 milyar TL açık verdi
CHP Parti Meclisi’nin gündeminde Canan Kaftancıoğlu var
Dolar, 20 Aralık’tan sonraki en yüksek seviyeyi gördü
Gazeteci Necdet Saraç: “Gazeteciler rüzgara karşı yürümelidir!”
Altında enflasyon baskısı sürüyor
Yeni Masterchef, yeni ‘Şef’
Shell’in karı, Rusya-Ukrayna savaşıyla 3’e katlandı
Trabzonspor’un şampiyonluk töreninin detayları belli oldu
Bülent Arınç, Yargıtay’ın Canan Kaftancıoğlu kararını eleştirdi
Beşiktaş’ta 19 Mayıs, Gençlik Festivali ile kutlanacak
Le Mont:”Saltanatı bitirecek adam, İmamoğlu’dur”
2022-DGS başvuruları başladı
Kılıçdaroğlu SADAT önünde; “Burası terörist yetiştiren bir kuruluş”
Kripto para borsaları Türkiye planlarını askıya aldı
Demirtaş’ın ‘kamu görevlisini hedef gösterme’ davası ertelendi
TEB Başkanı Üney: İlaç fiyat kararnamesi acilen güncellenmelidir